İrili ufaklı birçok adaylık alan ve bazılarından elinde ödüllerle evine dönen filmin yönetmeni Fernando Meirelles halihazırda Tanrıkent'le ciddi bir hayran kitlesine sahipse de Körlük Brezilyalı yönetmeni prestijli Holywood yıldızlarıyla buluşturarak bir basamak daha yukarı çıkartmış görünüyor. Das Parfüm (Parfüm) romanı sinemaya aktarılırken birçokları koku duyusuyla ilgili romanın uyarlaması olamaz diye direnmişti. Sonuçsa hepimizin malumu. Görünen o ki Parfüm'den sonra roman uyarlamaları güzel olmuyor lafını bize yediren bir diğer film de Körlük oldu. Yurtdışında özellikle Julianne Moore'un sakin ve doğal oyunuyla övgülere boğulan film sessiz sakin bir şekilde salonlardaki yolculuğunu noktaladı. Türk seyircisi ise gecikmeli de olsa bu hafta Körlük'le buluşuyor. Peki bir modern zamanlar klasiği sayılan Körlük romanı ve uyarlaması basit bir salgın hikayesi mi anlatıyor?
Üzgünüm aksiyon-severler Körlük yeni bir 28 gün sonra değil. Salgın yüzünden perişan olmuş kör insanların birbirlerini çiğ çiğ yemesi üzerine olan bir aksiyon-korku hiç değil. Salgın hastalık metaforuyla kapitalist sistemin işleyişini eleştiren film yemesi yutması güç bir düzen eleştirisi. Vahşi kapitalizmin insanı insanlıktan çıkaran korkunç yüzünü çeşitli sembolik karakterler aracılığıyla anlatan hikaye görmesini bilenler için çok keyifli bir felsefi bulmaca. Herkesin aynı bataklıkta yaşadığı ve kör olmayan kimsenin kalmadığı bir düzende ısrarla metalar aracılığıyla yiyecek değiş tokuşu yapmak isteyen tiplerden, kadınları yiyecek uğruna sömüren ve taciz eden tiplere, kaybedecek hiçbirşeyleri kalmadığı halde sessizce olan biteni bekleyen yığınlara hatta düzeni değiştirmek için umutsuzca çırpınan insanlara kadar film çeşitli politik gruplara ve sistemin açmazlarına göndermelerle dolu bir sinema şöleni.
0 yorum:
Yorum Gönder