12 Ekim 2008 Pazar

Cannibal Holocaust



Yapım :1981, İtalya



Tür :Korku / Macera


Yönetmen :Umberto Lenzi


Senaryo :Umberto Lenzi, Umberto Lenzi (Kitap)


Oyuncular :Robert Kerman, Giovanni Lombardo Radice, Lorraine De Selle, Danilo Mattei, Zora Kerova, Walter Lucchini, Fiamma Maglione, John Bartha, Venantino Venantini


Yapımcı :Mino Loy, Luciano Martino


Görüntü Yönetmeni :Giovanni Bergamini


Müzik :Fiamma Maglione, Roberto Donati


Süre :1 saat, 33 dk.


Gösterim Tarihi :15 Kasım 1983



Konusu: 60 ulkede yasaklanmis eski bir film. cok gercekci bir film. film yamyamlari anlatiyor.

Ruggero Deodato'nun neredeyse 60 ülkede yasaklanarak bu alandaki rekoru elinde bulunduran ünlü İtalyan korku filmi Cannibal Holocaust, Amazon ormanlarında yamyamlar hakkında belgesel yapmak isteyen bir grup macera tutkunu gencin kaybolması üzerine tanınmış bir antropoloğun olayı yerinde araştırmaya gitmesini konu alıyor.

Film, daha sonra olmadık zamanlarda bol bol çalacak sinir bozucu tema müziğiyle Amazon üzerinde uçarken başlıyor. Yere indikten sonra hemen farkettiğimiz İtalyan filmlerindeki kötü İngilizce dublaj ve 70'lerin İtalyan Korku Sinemasında sıklıkla görülen kötü oyunculuk oluyor. Neyse bunları hemen geçelim. Filmin ilk yarısı profesörün kayıpları aramasını ikinci yarısı ise çoğunlukla orada olan biteni, ele geçirilen video görüntülerinden izlemekle geçiyor.

Aslında bu video olayı iyi bir fikir. Görüntülerde yaşanan bozulmalar, zamandaki atlamalar, belgeselcilerin gitgide sapıtması iyi düşünülmüş. Ama burada duygusal açıdan izlediklerimizin etkileyici olması için o kişilere sempati duymamız lazım ama ne mümkün, o kadar kötü gösterilmişler ki hiçbir şekilde onlar hakkında üzülmemize imkan yok hatta bir yerden sonra ölmelerini bile isteyebiliriz. Keza yerliler de çoğu sahnede yaşamayı haketmeyen vahşiler olarak gösteriliyor. Geleneklerine hakaret edildiği için çıldıran yerliler sanırım çok daha mantıklı olurdu. Ama filmin mantıklı bir yanı yok zaten. Belgesel çekmeye giden insanların bu kadar fütursuz bu kadar aptal olmaları, babasının malı gibi ormanın ortasında her türlü zulmü yapabilecek cesarette hareket etmeleri, iki adım ötesinde 5e ayrılan arkadaşlarını kameraya çekebilmeleri tamamiyle filmin amacının vahşet ve iğrençlik gösterisi olduğunu kanıtlar gibi. Yönetmenin filmin sonuna niye o cümleyi sakladığını anlamadım. Eğer gerçekten niyeti bu kadar saf ve amacı bir şeyler anlatmaksa, ne kadar çarpıcı olursam o kadar iyi anlaşılır mantığıyla olan biteni sunması çok yanlış. Normal bir insanın aklında vahşetten başka bir şey kalacağını sanmıyorum.

Bu filmin en çok tartışılan yönüde hayvanlara yapılan zülum olsa gerek. Filmlerine hayvan öldürme sahneleri koyan yönetmenlere itirazım hiçbir zaman olan biteni çekene değil. O zaten gereksiz ve hesaplıysa anlaşılır. Ama masum bir hayvanı hiçbir neden olmadan film icabı öldürmek benim katlanabileceğim bir şey değil. Bunun için özel görüntü ve ses efektleri var. Kaldı ki filmde insanların katledildiği sahnelerde o kadar iyi efektler kullanılmış ki yönetmen bununla ilgili mahkemeye çıkıp gerçek insan öldürülmediğine dair ifade vermek zorunda kalmış. Kazığa oturtma ve penis kesme sahnelerinde benim gibi durdurup nasıl yapmışlar bunu diye düşünen çok olmuştur eminim.
Çocukluğunda bugüne nazaran çok daha özensiz-düzensiz Kurban Bayramlarını yaşamış, kesik kellelerle, akan kanlarla bol bol oynamış biri olarak filmdeki kaplumbağa, maymun ve domuz katliamından pek etkilendiğimi söyleyemem Belli bir yaşın üzerindeki Türk izleyicilerinde bunlardan çok etkileneceğini zannetmiyorum. Sonuçta kötü veya iyi köklerde bir kan akıtma geleneği var. Steril yaşamlarında öncesini bilmeden cicili bicili vücut ürünleri kullanan gelişmiş batılı toplumlarda daha büyük şok yaratması muhtemel. Ancak burada düşündükçe ürperten, ayrıntılarını yazmak istemediğim fareli bir sahne var ki kesinlikle çarpıcı olma manyaklığından da öte sadistçe, sapıkça bir zevk tatmini bence. Başka bir olasılık gelmiyor aklıma. Zira bu kadar aptalca bir öldürme usulü olmaz.

Tüm bu hayvan katliamı, oldukça gerçekçi insan öldürme sahneleri, şok eden dini ritüeller ve geleneklerin (Tükürükle mayalanan içkiyi içmek, yeni doğan bebeği gömmek vb.) olduğu sahneler ister istemez ekran karşısına izleyiciyi kilitliyor. Beraberinde doğal ortamın sağladığı iyi bir atmosferi ve tedirginlik hissi var. Ben filmin affedilemez yönlerine rağmen yarattığı bu atmosferi beğendim. Diğer çok tepki çeken filmlere (Faces of Death, Guinea Pig vb.) nazaran daha olumlu yorumlar almasını da buna bağlıyorum. Zaten bence elle tutulur başka bir yönü de yok..



Filmi izlemek için Tıklayın>>>